30 Temmuz 2016 Cumartesi

Ebabil Kuşları; Yazıyı Mutlaka Okuyun!!

Ebabil Kuşları; Yazıyı Mutlaka Okuyun!!

Herkese merhaba arkadaşlar, bu bilgiler eşliğinde bir Ebabil Kuşu' nun hayatını kurtarabilirsiniz. Bu zararsız ve son derece sevimli canlılar kayalıklara ve binaların çatı altındaki bölümlerine çamur ile çalı çırpıyı karıştırarak yuva yapan güzel canlılar.
Bu tatlı Ebabil Kuşları bahar aylarında Türkiye' ye göç ederler yazın ürerler ve sonbaharda da yine göç edip giderler. Yavruluk dönemini atlattıktan sonra hemen uçmaya başladığı için bulduğunuz hiçbir Ebabil Kuşu' nun yavru olmadığını söyleyebiliriz.

Ebabil Kuşu Yere Konunca Uçamıyor

Ancak "bulduğum Ebabil Kuşu uçamıyor ve yürüyemiyor" diyebilirsiniz. Bu kuşların kanat yapısı dar ve uzundur bu da günlerce uçabilen bu kuşların alçak bir yere konduktan sonra tekrar havalanmasını son derece zorlaştıran bir durumdur. Günlerce uçarlar, hızlıca süzülürler, uzun mesafeler katederler fakat alçak yere konduklarında tekrar uçmaları oldukça zordur.


Ebabil Kuşlarının Küçük Ayakları Var

Ebabil Kuşu minicik ayaklara sahiptir ve aynen uçakların havada iniş takımlarını kapatması gibi bu hayvanların da böylesi minik ayaklara sahip olması, daha iyi ve hızlı uçmalarını sağlar.
İnsanların parmak uçlarında yürümesi nasıl zorsa, bu kuşlarda bu minik ayaklarının üzerinde çok güç yürürler.  

Eğer Ebabil Kuşu Bulursanız

Fotoğraflarda paylaştığımız gibi bir Ebabil Kuşu' nu yerde bulursanız, muhtemel uçamıyor ya da hasta diye eve götüreceksiniz, fakat unutmayın ki büyük ihtimalle bu yetişkin kuşun yemek bekleyen yavruları vardır. Yine besleyebilmek için yağsız kıyma ya da su ile ıslatılmış kedi maması vermeyi deneyebilirsiniz. Dikkatli olun ürkek kuşlardır.
Bir Ebabil Kuşu bulduğunuzda yapmanız gereken onu yüksek bir yerden bırakmak ya da uçabileceği pozisyonda havaya fırlatmak olacaktır. 
Ben küçükken bir tane bu sevimli kuşlardan bulmuştum yarım gün kadar minik bir kafeste tutup ıslak ekmek vermeyi denedim fakat yemedi, daha sonra dışarı çıkardığımda gözlerinin hep havayı taradığını anımsıyorum. Kafesi açmıştım ve o ellerimin üstüne çıkıp kollarımdan yukarı doğru hız alıp uçmaya çalışıyor ancak başarısız oluyordu. Bende onu avuçlarımın içine alarak, çocuk aklım ile uçmayı çok istediğini düşünmüş ve havaya fırlatmıştım. Büyük bir hızla uçarak uzaklaşmıştı, yumuşak tüylü bu küçük kuşa alıştığım için, içim biraz burkulmuştu fakat onun olması gereken yer kafes değil, gökyüzüydü...


27 Temmuz 2016 Çarşamba

Dünyanın En Zengin 5 Hayvanı

Dünyanın En Zengin 5 Hayvanı

Hayvanların dünyasında zenginlik diye bir şey olmaz, bir hayvan için yeterli yiyecek, sıcaktan ve soğuktan korunabileceği her hangi bir barınak, sağlıklı olmak, güvende olmak ve sevilmek yeterlidir. Hayvanlar için paranın manası da yoktur önemi de. Ancak bunlar bazı hayvanların çok zengin olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bizlerin kalbini çalmakta, bize belki de dünyadaki hiç bir insanın hissettirmeyi başaramadığı şekilde gerçek sevgiyi hissettirmekte hiç zorlanmayan hayvanlar eğer sahipleri zenginse büyük birer mirasın sahibi olabiliyorlar. İşte karşınızda dünyanın en zengin hayvanları.


1- GUNTHER VI-KÖPEK

İşte karşınızda dünyanın en zengin hayvanı ve aynı zamanda dünyanın en zengin köpeği; Gunther IV. Gördüğünüz gibi isminde de adeta bir lord adı havası var. 🙂  Gunther IV Alman kontesi Karlotta Lieberstein’ in sevgili köpeği ve sahibi ölünce de kendisine tam 372 milyon dolarlık bir miras kalmış! Gunther’ in Bahamalar’daki villası Madonna’ nın evinin yanında… Yani bu asil bey gerçek bir zengin!

2- TOBY RİMES – KÖPEK

Toby Rimes bir Poddle ve New York’ ta yaşayan sahibinin hayatını kaybetmesiyle tam 92 milyon dolarlık bir servetin tek varisi oluvermiş.


3- KALU – ŞEMPANZE

Sadece dünyanın en zengin şempanzesi olmakla kalmayan Kalu aynı zamanda hayvanların parayla işi olmadığının ama insanların para için her şeyi yapabileceğinin de açık bir kanıtı. Zira İngiliz Aristokrat sahibinin Kalu’ ya bıraktığı 90 milyon doları bir yatırım danışmanı dolandırıcılık yaparak cebine indirip Kalu’ cuğu meteliksiz bırakmış. Ah insanlar...


4- BLACKIE – KEDİ

İşte karşınızda dünyanın en zengin kedisi; Blackie. Kendisi kapkara, talı mı tatlı bir kedi ve sahibi  Ben Rea’ nın yaşamını yitirmesiyle birlikte tam 25 milyon doları olan bir pisi. Ama hiç belli etmiyor değil mi?
Bu arada dünyanın en zengin kedisi olan Blackie’ nin bir kara kedi olduğuna dikkatinizi çekelim! Hiç bir kedi uğursuz değildir! 

5- TOMMASO – KEDİ

Ve geldik listemizin son zengin patisine; Kedi Tommaso. Bu tatlı kedicik 4 yaşındayken Roma’ da bir sokak kedisi olarak yaşamaya çalışırken iyi kalpli Maria Assunta tarafından bulunmuş ve sokaklardan kurtarılmış. Bununla da kalmamış ve Maria Assunta ölürken tüm mirasını ona bırakarak sokak kedisi Tommaso’ yu 13 milyon dolarla birlikte bırakıvermiş dünyada.

20 Temmuz 2016 Çarşamba

Dışkı Deyip Geçmeyin!!

Dışkı Deyip Geçmeyin!!

Bazı canlılar için sadece atık madde olan dışkı bazıları için önemli bir besin kaynağı. Biyolojinin yanı sıra arkeoloji ve çevre koruma alanında da dışkı kullanımına daha sık başvuruluyor.



İngiltere'nin Isle of Wight adasındaki hayvanat bahçesinde bir hayvan dışkısı müzesi açıldı. 20 hayvanın dışkı örneği özel bir yöntemle kurutulup vakumlu cam küreler içinde sergileniyor.
Müzenin küratörü Nigel George, hayvanın dışkısını inceleyerek onun hakkında birçok bilgiye ulaşılabileceğini söylüyor. Örneğin karga dışkısında minik kemik parçaları, böcek kanadı görülüyor.
Etçil hayvanların dışkısı otçullardan daha kötü kokuyor. Bir martının dışkısında bulunan plastik parçaları ise insanın doğa üzerindeki etkisine dair çok şey anlatıyor.
George, halkın olumlu tepki verdiğini, başlangıçtaki iğrenme duygusunun yerini meraka bıraktığını söylüyor.
Müze Mart ayında açıldığından bu yana bu fikrin dünyaya yayıldığını, bugünlerde herkesin dışkıdan söz ettiğini belirtiyor.

Balina Dışkısının Önemi

Deniz hayvanlarının çoğu su yüzeyine yakın beslenip dışkılarını daha derinlerde yaparken balinalar açısından tersi geçerli.
ABD'de Vermont Üniversitesi'nden biyolog Joe Roman "Balinalar son kez dalmadan önce yüzeye çıkıp dışkılarını bırakır" diyor. Bu nitrojen, demir ve fosfor bakımından zengin dışkı bu besinlerin su yüzeyine çıkmasını sağlar.
Somon balıkları bunlarla beslenir. Bu balığı avlayan deniz kuşları da bu besinleri kıyıdaki yavrularına taşır. Bu yavrular ayı gibi hayvanlar tarafından avlanır. "Yani" diyor Roman, "balinalar besinleri dünya ekosisteminin dibinden karaya taşımış oluyor".
Roman, Dünya tarihi boyunca besin hareketinin nasıl geliştiğini inceledi. 60 milyon yıl öncesine kadar balina yoktu. Kara memelilerinden bir grup nehirlere girmeye başladı ve daha sonra tamamen suda yaşayan balina ve yunus balıklarına dönüştü.

Balinalar balık ve kabuklularla beslenmeye başladı ve bu kabuktaki kitin maddesini eritir hale geldi. "Çoğu memeli bunu eritemez. Bu da balinaların sindirim sistemindeki mikropların tamamen farklı olduğunu gösteriyor" diyor Roman.
Balina dışkısının bileşimi tek tek balinaya ve onun beslenmesine bağlıdır. Eğer balina karides türü canlılarla besleniyorsa dışkısı çok sayıda yumruk büyüklüğünde kırmızımsı ve pembemsi yumrular şeklinde oluyor.
Ama balıkla besleniyorlarsa dışkısı koyu yeşil bir renk alıyor ve daha geniş bir alana dağınık bir şekilde yayılıyor. Roman balina dışkısının okyanus yüzeyine besin yayma işlevi gördüğünü söylüyor.

Dışkı yiyen canlılar

Bazı canlılar için işe yaramayan ve vücuttan atılması gereken fazlalık olan dışkı diğer canlılar için besin oluyor.

Bu canlılar dışkıda kalmış son besinlerden faydalanıyor. Güney Afrikalı zoolog Marcus Byrne, dışkıyla beslenen gübre böceği, sinek larvası ve kelebekleri incelemiş. Avustralya'da 300 çeşit gübre böceği olduğunu ve bunların inek dışkısıyla değil kanguru dışkısıyla beslendiğini söylüyor.
Fakat bu ülkede inek çiftliklerindeki dışkıyı temizlemek amacıyla, bu dışkıyı tüketmeye uygun gübre böcekleri getirilmiş. Byrne bunun 20 yıldır devam eden önemli bir biyokontrol programı olduğunu söylüyor.
Gübre böcekleri dışkıyı top haline getirip yuvarlayarak istediği yere taşıyor.
Tarihe ışık tutadışkı
MÖ 218-201 yılları arasında Kuzey Afrika'dan Kartaca ordusu Hannibal'ın önderliğinde Roma ile savaşa girdi. Hannibal tarihteki en önemli askeri komutanlardan biri olarak görülür. Arkeologlar bu savaşın kalıntılarını inceleyerek 16 yıl süren bu savaşı ve komutanı hakkında daha fazla bilgi edinmek için girişimde bulundu.

Hannibal'ın 15 bin at ve fille Alp Dağları'nı nasıl geçtiği konusunda net bilgi yoktu. Bazıları bunun günümüz Fransa'sından İtalya'ya Traversette geçidi üzerinden olduğunu düşünüyordu. Ama bunu destekleyecek veri yoktu.
Kuzey İrlanda'dan çevre mikrobiyoloğu Chris Allen bu sorunun geçit üzerindeki at pisliği kalıntılarının incelenmesiyle aydınlatılacağını söylüyor.
"15-20 bin atla iki gün boyunca yol aldığınızda geride bir iz bırakırsınız mutlaka" diyor.
Arkeologlarla birlikte çalışan Allen geçit yakınlarında futbol sahası büyüklüğünde bir çukur bulmuş. Çukur hayvan dışkısıyla doluymuş. Bu alandaki toprağı katman katman inceleyen ekip, 70 cm derine ulaştığında 2200 yıl öncesine, Hannibal dönemine ait tabakaya ulaşılacağını hesaplamış.
Burada geniş bir alana yayılmış at dışkısına rastlanmış. Karbon yöntemiyle tarih tespiti sonucu MÖ 200 yıllarına ait olduğu belirlenmiş ve at dışkısında fazlaca bulunan klostriya bakterisine rastlanmış.

Bu bulgular sonucunda 2200 yıl önce bu bölgeden çok sayıda memeli hayvanın geçtiği saptanmış.
Allen, arkeologların dışkı inceleme yöntemini kullanarak daha fazla bilgiye ulaşmasının mümkün olduğunu söylüyor.
Çevre korumada dışkı kullanımı
Salford Üniversitesi'nden biyolog Robert John Young"Köpek kadar iyi bir koku alma makinesi icat edemezsiniz" diyor. Köpekler ayrıca çok daha ucuza mal oluyor.
Bu nedenle bazı köpek yavruları dışkı koklama konusunda eğitiliyor. Böylece yabani hayvanların nerede yaşadığı, ne yediği tespit edilmeye çalışılıyor. Bu işi en iyi av köpekleri yapıyor.
Eskiden dışkıyı mikroskop altında inceleyerek ne yendiğine dair bilgi edinmeye çalışan araştırmacılar bugün yeni genetik testler kullanarak çok daha kapsamlı bilgi ediniyor.
Dışkıdaki hormon seviyelerine bakılarak hayvanların stres durumu ya da dişilerin yumurtlama dönemi tespit ediliyor.
Young, bu yöntemlerle incelenen bazı Güney Amerika maymun türlerinin sayısını artırmak için bilgi toplandığını söylüyor.
Aynı şekilde bu hayvanların DNA dizinleri de elde edilerek babalarının kim olduğu, renk körü olup olmadıklarına dair bilgi edinilebiliyor.

Ayrıca dışkılar incelenerek bazı hayvan türlerinin korunması amacıyla davranışları yönlendirilebiliyor. Örneğin Güney Afrika'da gergedanları belli bir bölgede toplamak ve kendi alanlarında hakimiyet kurmayı seven gergedanların yeni gelen hayvanlara saldırmasını önlemek için yeni gergedanın dışkısı belli bir alana yayılarak bir alıştırma süreci hazırlanıyor.
Dışkı çoğu canlı için sadece bir atık madde. Ama bilim ve bazı hayvanlar açısından hiç de öyle değil.
Bu makalenin İngilizce aslını BBC Earth sayfasında okuyabilirsiniz. Katie Silver / BBC Earth Kaynak

14 Temmuz 2016 Perşembe

Kedilerin Özellikleri ve Cinsleri

Kedilerin Özellikleri ve Cinsleri

    Kediler, kedigiller ailesinin etçil olan memelileridir. Evcil kedilerin (Felis Catus), avcı ve etçil kedigillere özgü bir yapısı vardır. Kesı yüzlü büyük bir başı, güçlü çeneleri, esnek bir yay biçimindeki sırtı, çabuk gevşeyebilen güçlü kaslarıyla dikkat çeker. Tırnakları, diğer kedigillerde olduğu gibi içeri çekilebilir. Gözbebekleri, zayıf ışıkta yuvarlaktır, ancak güçlü bir ışıkta basit bir dikey yarıya indirgenir. Böylece kediler yarı karanlıkta dahi görebilirler. Kedi Gözünden Dünyanın Farklı Göründüğünün Kanıtı Makalemize BURADAN göz atın...
    Kediler, son derece sinirli canlılardır; bu sebeple fizyoloji uzmanlarının ilgisini çekmişlerdir. Kedilerin özelliklerinden biri de çok yüksekten düştüğü durumlar dışında, her zaman dört ayağının üstüne düşmesidir.
Evcil kediler; üç grupta toplanan çeşitli ırklara ayrılırlar; Tüysüz (çıplak) kediler; kısa tüylü kediler ve uzun tüylü kediler.
    Birinci grupta yer alan tüysüz kediler eskiden Meksika' da yaşamışlardır. İkinci gruptaki kısa tüylü kediler birçok ırkı kapsar. Bunların arasında öncelikle yuvarlak başlı, sarı-turuncu gözlü ve gri-mavi tüylü Chartreux Kedisi sayılabilir. Mavi İngiliz ve mavi Rus Kedileri de bunlara oldukça benzerler. Siyam kedilerinin vücutlarıysa uzamış biçimdedir; üçgensi bir başı, açık renk tüyleri ve esmer ya da maviye kaçan renkte ayakları vardır. Tipik Siyam kedisinin gözleri eğik bir çizgi biçimindedir ama bir de gözleri yuvarlak Siyam Kedisi vardır; Buna da Birmanya Kedisi denir.


Habeşistan Kedisi, sivri uzun kulaklı ve siyah benekli kızıl-kahve tüylüdür. Man adasının ünlü kedisi, kuyruğunun bulunmayışı ve arka bacaklarının uzunluğuyla dikkati çeker. Ama kısa tüylü kedilerin en yaygınları sokak kedileridir. Tüyleri çok değişik renklerde, siyah beyaz, siyah-beyaz, çizgili (tekir) ve benzeri olabilir.

Kedilerin Rengi Genlere Bağlı

    Yapılan araştırmalar, kedilerde rengin on gene kadar bağımlı olduğunu göstermiştir. Tüylerin sarı, beyaz ve siyah olmak üzere üç renkli oluşunun dişilere özgü bir özellik olduğu da bilinir. Simsiyah kedinizin yavrularından biri bembeyaz diğeri van kedisi özellikleri taşırken, bir diğerinin tekir renginde olabilmesi bu gen özelliğinin bir göstergesidir.

Avrupa Yaban Kedisi

    Avrupa Yaban Kedisi (Felis Sylvestris) 80 cm boya erişebilen, 30 cm uzunlukta kuyruğu olan güçlü bir etçildir. Ağırlığı 10 kilogramı bulabilir. Tüyleri çizgilidir. Yaban kedisi ormanlarda ve çalılıklarda yaşar. Bu tür, evcil kedinin atası değildir; evcil kedinin, tüyleri kaplan postunu andıran eldivenli kediden ya da Libya Yaban Kedisi' nden geldiği sanılır. Zaten, kediler ilk olarak Afrika' da, daha doğru bir deyişle Mısır' da evcilleştirilmişlerdir.

Uzun Tüylü Kediler Grubu

    Üçüncü gruptaki uzun tüylü kedilerin arasında en başta mavi, beyaz krem rengi ve benzeri olabilen sık ve ipek gibi çok güzel tüylü kediler gelir. Bu gruptaki kediler arasında özellikle Ankara Kedisi, Van Kedisi, İran Kedisi sayılabilir.

Ankara Kedisi

Anavatanı Ankara olan Ankara Kedisi, günümüzde Avrupa' da çok tutulan İran kedilerilerinin atasıdır. Ankara Kedileri' nin başlıca özellikleri, yukarısı geniş kafalarının aşağıya doğru inceldikten sonra çeneye doğru yuvarlaklaşması, dipleri yünümsü tüylerinin uçlara doğru ipeksi bir görünüm almasıdır. Tüyleri bembeyaz renkli olan Ankara Kedisi' nin gözleri bademsi, mavi, amber, sarı ve benzeri renklerdedir. Ankara Kedisi Fiyatı petshoplar aracılığıyla almak isteyenler için 400 lira - 500 lira civarındadır. Eskiden beri Ankara Kedileri' yle karıştırılan İran Kedileri daha kısa bacaklı, daha uzun ve yünümsü tüylü, kısa kuyrukludurlar. Boynu kuşatan kabarık tüyler bir çeşit sevimli yaka oluşturur. İran Kedileri, çeşitli renklerde olabilirler.


Van Kedisi

Van Kedileri' nin uzun tüyleriyse, baştaki ve kuyruktaki turuncu-sarımsı lekeler dışında, bembeyazdır. Yüz, kulaklardan başlayıp çeneye doğru sivrileşir, çenedeyse yeniden yuvarlaklaşır. Gözleri açık amber rengindedir. Van Kedisi Fiyatı petshoplardan alınmak istenirse 400 lira ile 600 lira arasında değişmektedir.

Kediler Ne Zaman Evcilleştirildi?

Mısır' da millattan önce 2500' e doğru, evcilleştirilmeye başlanan kediler, su kuşlarının avlanmasında kullanıldı ve kısa sürede de tanrılaştırıldı. Tanrıça kedi Bastet' in Mısır' ın tanrılar tapınağında seçkin bir yeri vardı. o dönemlerde bir kedinin ölümünden sonra sahipleri ağlayıp sızlanırlardı. Mısır' da binlerce kedi mumyalanmış ve yeraltı gömütlüklerinde toplanmıştır.
Avrupa' ya İlkçağ' da getirilmiş olan kediler burada uzun zaman boyunca ender olarak görülmüştür. XVII. yüzyıldan sonra da tam anlamıyla benimsenerek evcilleştirilmişlerdir.

Yaban Kedilerinin Özellikleri

Yukarı bahsi geçen Avrupa Yaban Kedisi ve eldivenli kedi dışında, dünyada başka yaban kedileri de vardır. Sözgelimi, Afrika' da koyu altın renkli ve kısa tüylü Batı Afrika Kedisi, Afrika kıtasının güneyinde yerleşmiş benekli, siyah ayaklı kedi vardır.
Asya, küçük kedigiller bakımından çok zengindir. Bunlar arasında çok yayılmış olan turuncumsu renkli ve yuvarlak kulaklı olan bozkır kedisi ya da manul sayılabilir. Bengal Kedisi (Felis Bengalis) küçük bir panter gibi beneklidir. Bir de Güneydoğu Asya ırmanları dolaylarında yaşayan avcı kedi ya da Viveris Kedisi vardır. Borneo' daysa buraya özgü bir kedi yaşar. Güney Amerika' da pekçok yaban kedisi bulunur. Bunların arasında boğum boğum kuyruklu And Kedisi, gene Andlar' a özgü olan ve yaşayan Kodkod ve Arjantin otluk bozkırlarının gri tüylü kedisi, Pampa Kedisi sayılabilir.

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Baykuş ve Kukumav Cinslerinin Özellikleri

Baykuş ve Kukumav Cinslerinin Özellikleri

    Gece yırtıcıları takımından kuşlar olan Kukumavlar, içinde yalnızca baykuşgillerin yer aldığı gece yırtıcılarının temel özelliklerini gösterirler: kukumavın iri bir başı, çevresinde tüyden halkalar bulunan, ileriye dönük gözleri, kıvrık bir gagası, tüylü ve iki parmağı genellikle ileriye dönük ayakları, ipek gibi yumuşak esmer ya da kestane rengi tüylerle kaplı bir gövdesi vardır.
Gece yırtıcıları canlı avlarla, özellikle de kemirgenlerle beslenirler. Daha çok alacakranlıkta avlanan bu kuşlar, gözlerindeki ağtabakanın çubuklu olması sayesinde karanlıkta çok iyi görürler. Avlarının sindirilmeyen bölümlerini (kemikler, kabuklar, gagalar) gagadan dışarı atarlar. Gece yırtıcıları yuvalarını ağaç deliklerine, yapılara, kayalıklara, bazen de yeraltına yaparlar. 
Baykuş yumurtaları hemen hemen yuvarlar ve beyazdır. Yavrular uzunca bir süre yuvada kalır. Gece yırtıcılarının büyük çoğunluğu yerleşik kuşlar olduğu için yavrular erişkin hale geldiklerinde, bulundukları yerden ayrılmazlar. Bu kuşlara hemen hemen her kıtada rastlanabilir. Batı Avrupa' da bir düzine baykuş türü yaşar.


Asıl kukumav (Athena noctua) tıknaz, çoğu zaman gün ışığında da görülebilen küçük bir gece kuşudur. Alaca baykuş ya da kulaksız orman baykuşu daha büyük olarak 37 cm boyundadır ve ormanlarda, kentlerdeki parklarda yaşayan bir kuştur. Peçeli baykuş ya da peçeli kukumav (Tyto alba) tahıl ambarlarında yaşar. Garip beyaz bir tüyü vardır. Kanatları kızıl sarıdır.
Egzotik gece yırtıcıları arasında da Akrika' da ve Güneydoğu Asya' da yaşayan ve balıkla beslenen balıkçıl kukumavlardan söz etmek gerekir. Bunlar, balıkları pike yaparak yakalar ve kaygan avları ayaklarındaki pullar yardımıyla tutarlar. Kuzey Amerika çölleri, yılanlar ve kemirgenlerle iç içe yaşayan in kukumavının yaşam alanıdır.

Puhu Kuşları

    Başları kulağa benzeyen iki tüy demetiyle süslü olan baykuşgillere genellikle baykuş adı verilir. Bunlardan bazırları da "Puhu Kuşu" olarak adlandırılır. Avrupa' da yaşayan büyük puhu 70 cm boyunda turuncu gözlü bir kuştur. Bu kuşa günümüzde ancak dağlık bölgelerde ve kayalıklarda rastlanmaktadır. Kulaklı orman baykuşu daha küçük ve daha yaygın bir kuştur, özellikle kozalaklıların üstünde yaşar. Küçük puhu kuşu ya da cüce baykuş ise Akdeniz bölgesinde yaygındır ve bir tarla kuşu büyüklüğündedir. 
Boş inançlar nedeniyle uzunca bir zaman uğursuz sayılan ve canları yakılan baykuşlar, günümüzde doğal dengenin kaçınılmaz öğeleri olarak değerlendirilmektedirler.